• 6 Şubat ve Sonrası | Özlem Çolak
    Dec 18 2025

    Özlem, 13 yıldır insani yardım alanında çalışan deneyimli bir psikolog. Çok sayıda afette görev aldı; 6 Şubat’tan sonra da bölgeye gelerek uzun süre sahada kaldı. Hafızasında yer eden pek çok karşılaşma anı olduğunu söylüyor. En sarsıcı anlarından biri, depremin ilk haftasında Nurdağı’nda evinin başında bekleyen bir adamla konuşmaya çalıştığı o an. Hazır olmakla gerçekten hazırlıklı olmak arasındaki farkı orada anladığını, acıyla bu kadar çıplak bir şekilde karşılaşmanın ne kadar deneyimli olursan ol zorlayıcı olduğunu anlatıyor.

    Bir buçuk yıl sonra Antakya’da bir kafede yaşadığı başka bir karşılaşma ise etkisini hâlâ sürdürüyor: Hesabı öderken garsonun onu kayıp bir komşusuna benzetip “Belki bir haber alırız diye sevindik” demesi… Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen kayıpların gündelik hayatın içinde aniden karşına çıkması Özlem’i uzun süre sarsmış.

    Devam eden ihtiyaçlara baktığında en büyük eksikliğin tanınma” hali olduğunu söylüyor. Depremin ve etkilerinin ülke ölçeğinde gerçekten tanınmadığını, görünür olmadığını… Bu yüzden bu kadar hızlı unutulduğunu düşünüyor. Oysa tanınmayan bir meseleye dair çözüm üretmek de zorlaşıyor.

    Çözüme dair konuşurken en çok kendi üzerine düşünüyor Özlem: Gündelik sorunlarla mücadele ederken savunuculuk kapasitesinin azaldığını, öğrenilmiş çaresizliğin herkesi yorduğunu anlatıyor. Yine de gençlerle karşılaştıkça kendine sürekli şu soruyu sorduğunu söylüyor: “Neden bunu kabullendim? Neden başka türlüsünü düşünmeyi bıraktım?”

    Bölümde, afetin ardından sahada kalan bir uzmanın hafızasında yer eden bu karşılaşmaları ve bugün hâlâ süren ihtiyaçlara dair gözlemlerini duyacaksınız.


    Show More Show Less
    9 mins
  • 6 Şubat ve Sonrası | Deniz Onuk
    Dec 11 2025

    Deniz, aslen Adıyamanlı bir psikolog. Deprem sırasında şehirde değildi ama hemen ardından Adıyaman’a giderek psikososyal destek çalışmalarına katılıyor, ardından Maraş’a geçiyor. Onu en çok sarsan şeylerden biri, büyüdüğü sokaklarda çalışmak oluyor. Danışanların anlattığı her yer, onun da hafızasında bir karşılığı olan mekânlar. Bir yandan tanıdık olmak güç verirken, bir yandan da ağır bir yük bindiriyor.

    Konteynerda yaşamanın zorluğu, sürekli değişen ihtiyaçlara yetişmeye çalışma hâli ve sahadaki belirsizlik Deniz’in deneyiminin önemli bir kısmını oluşturuyor. Ona göre bugün hâlâ en büyük ihtiyaçlardan biri psikolojik destek. Sahada fonların çekilmesiyle birlikte STK’ların büyük kısmı ayrıldı, kalanların da yıl sonunda çekileceğini biliyor. “Akut dönem geçti mi geçmedi mi hâlâ tartışılıyor” derken, hala ulaşılamayan binlerce insan olduğunu söylüyor.

    Ve özellikle bir noktaya dikkat çekiyor: Yeni evlere geçiş süreci. İnsanlar yıllar sonra yeniden beton yapılara dönüyor ama bu dönüşümün psikolojik etkisine neredeyse hiç bakılmıyor. Oysa ona göre bu süreç, en az ilk günler kadar kırılgan ve ilgi gerektiriyor.


    Show More Show Less
    7 mins
  • 6 Şubat ve Sonrası | Sevilay Ayas
    Dec 4 2025

    Sevilay Ayas, UMKE gönüllüsü bir medikal kurtarmacı. Depremi duyar duymaz gitmek istemiş ama ilk hafta görev değişimi nedeniyle beklemek zorunda kalmış. Sekizinci gün Adıyaman’a vardığında, “işimi yapmaya gittim, Adıyamanlı olarak döndüm” diyor. Orada depremden etkilenmiş meslektaşlarıyla çalışmak ona bambaşka bir şey öğretmiş: Sadece afetzedeler değil, çalışanlar da desteğe ihtiyaç duyar. Meslektaşlarının zorlanma anlarında sabretmiş, sarılmış, yanlarında durmuş. Çadırda kalan bir meslektaşının kendi ihtiyacını görmezden gelişine tanık olmuş ve ona “Bu senin için” diyerek çorap uzatmış. O zamana kadar çalışanların da insani yardıma ihtiyaç duyabileceğini hiç düşünmediğini söylüyor. Bugün en çok vurguladığı şey şu: Afet hazırlığı yalnızca ekipman ya da planlama değil; aynı alanda temas edecek tüm meslek gruplarının birlikte tatbikat yapması, birbirini tanıması ve uzun soluklu bir hazırlık kültürü geliştirmesi gerekiyor. “Birlikte olursak güçleniriz” diyor.


    Show More Show Less
    7 mins
  • 6 Şubat ve Sonrası | Seyfullah Orhan
    Nov 27 2025
    • UMKE’de uzun yıllardır medikal kurtarma gönüllüsü olan biyolog Seyfullah Orhan, 6 Şubat haberini alır almaz Maraş’a gittiğini anlatıyor. Yıllardır birçok afette çalışmış biri olarak bile Maraş’taki yıkım, kaos ve koordinasyonsuzluk onu derinden sarsmış.

    • En çok da halkın hâlâ kendini motive etmeye çalışmasını, hayata tutunma çabasını unutmuyor. “Ben dışarıdan gelen biri olarak çökmüştüm, onlar ise ayakta kalmak için birbirlerine güç veriyorlardı” diyor.Seyfullah’a göre en büyük sorun, ilk aylardaki yoğun desteğin ardından insanların aniden yalnız bırakılması. “11 il yıkıldı; sadece binaları yapmakla hayat normale dönmüyor” diye ekliyor. Depremden etkilenenlerin yeniden işe yarayabildiğini, hayatın bir ucunu tutabildiğini hissedeceği sosyal bir düzene ihtiyaç olduğunu vurguluyor.Çözüm olarak ise net bir şey söylüyor: “Bu kadar büyük felaketlerde tek yol, önceki afetlerin deneyimlerini gerçekten dinlemek, uyarlamak ve bir kültür oluşturmak.”


    Show More Show Less
    8 mins
  • 6 Şubat ve Sonrası | Şirzat Ergin
    Nov 20 2025

    İnsani yardım çalışanı Şirzat Ergin, 6 Şubat’ın hemen ardından gittiği bölgede yaşadıklarını ve sahada bıraktığı izleri anlatıyor. Eğitimli bir arama kurtarma gönüllüsü olarak hazır hissetse de daha havaalanına indiği anda kaos, koordinasyonsuzluk ve lojistik sorunların gerçek yüzüyle karşılaştığını söylüyor. İlk günlerde İskenderun’da yürüttükleri arama kurtarma çalışmalarını, camına sıcaklığı vuran alevlerle uyandığı liman yangınını ve “hazır olmanın” aslında ne kadar göreceli bir kavram olduğunu paylaşıyor. Haftalık bir görev olarak başlayan sürecin onu tekrar tekrar Hatay’a döndürmesinin sebebinin, yapılan her iyi şeyin arkasında hâlâ yapılması gereken çok şey olduğunu fark etmek olduğunu anlatıyor. Bugün geriye baktığında en büyük sorunun, yaşanacakların öngörülememesi ve afet olmadan önce hazırlığın yeterince konuşulmaması olduğunu vurguluyor.

    Show More Show Less
    8 mins
  • 6 Şubat ve Sonrası | Elif Çelik
    Nov 13 2025

    Malatyalı psikolog Elif Çelik, 6 Şubat’ta hem afetten etkilenen hem de müdahale etmek zorunda kalan bir insani yardım çalışanı olarak yaşadıklarını anlatıyor. Çok az uzmanın bulunduğu Malatya’da tek başına sahaya koştuğunu, bir yandan danışanlarının durumunu takip etmeye çalışırken diğer yandan kendi yakınlarının enkazı başında cevap beklediğini söylüyor. Teorik bilgilerin afet anında ne kadar yetersiz kalabildiğini, bu durumun kişiyi çaresizlik ve yalnızlıkla baş başa bıraktığını paylaşıyor. Malatya’nın görünmezliğine, çarşının ve sosyalleşme alanlarının yok olmasının insanların iyilik halini nasıl derinden etkilediğine dikkat çekiyor. Elif, “Burada da deprem oldu” diyebilmenin hâlâ bir mücadele olduğunu hatırlatıyor

    Show More Show Less
    7 mins
  • 6 Şubat ve Sonrası | Berna Yiğitbaş Oyardı
    Nov 6 2025

    Hataylı psikolog Berna, 6 Şubat depremini Mersin’den takip eden biri olarak “orada olamamanın” açtığı yarayı anlatıyor. O gün ne tamamen Hatay’daydı ne de kızının yanında; kendini uzun süre arafta, hiçbir yere ait hissetmediğini söylüyor. Bugün Mersin’de Ebeveyn Eşlik Akademisi’ni yürütürken sık sık Hatay’a gidip gelen Berna, deprem bölgesinde herkesin doğduğu andan itibaren en temel ihtiyaçları olan görülme, korunma ve öngörülebilirlik duygularının karşılanmadığını vurguluyor. Yalnızca teknik eksikliklerin değil, sosyal ve duygusal görünmezliğin de derin bir yara bıraktığını paylaşıyor.

    Show More Show Less
    5 mins
  • 6 Şubat ve Sonrası | Selahattin Baklacı
    Oct 30 2025

    Antakyalı psikolog Selahattin, 6 Şubat depreminin ardından İzmir’den yola çıkışını ve 15 saatlik yolculuğun sonunda karanlıklar içindeki Hatay’a varışını anlatıyor. Çocukluğunu geçirdiği Kuzeytepe’de üst üste yığılmış taşları görünce yıkımın boyutunu o an fark ettiğini söylüyor. Bugün Hatay’da yaşamaya devam eden Selahattin, konteyner alanlardaki mahremiyet eksikliğinden, çocuklar için güvenli oyun alanlarının yokluğundan ve eğitim hakkına erişimde yaşanan zorluklardan bahsediyor. İnsanların yalnızca yakınlarını değil, emekle kurdukları hayatlarını da kaybettiklerini vurguluyor. Artan belirsizlik ve güvensizlik ortamında toplumun küçük parçalara bölündüğünü, önyargıların ve ayrımcılığın derinleştiğini dile getiriyor.

    Show More Show Less
    6 mins