Showing results by author "LUST" in All Categories

Wenn sich das Warten auf die Richtige lohnt...Er hat seine attraktive Kollegin nicht in seine Jungfräulichkeit eingeweiht. Viel zu viele nervige Sonderangebote und Fragen haben ihn gelehrt, den Mund zu halten. Aber als sie ihn auf einer Party mit ihren nussbraunen Augen und vollen Lippen ansieht, verrät ihn seine Unerfahrenheit. Und wer weiß, vielleicht ist Ehrlichkeit doch nicht so übel, denn als sein Geburtstag näher rückt, wird es immer deutlicher, dass ihn eine Überraschung erwartet, die er nie vergessen wird.

„Susirišau plaukus ir susiradau sudėtines dalis gimtadienio tortui su ananasu, migdoliniais sausainiais ir marcipanais. Ananasas suteikia malonų skonį, kai glamonėju jį oraliniu būdu, kitaip negu kokie nors šparagai. Man patinka malonus skonis, kai nuryju. Šis apsakymas išleistas, bendradarbiaujant su Švedijos kino prodiusere Erika Lust. Istorijos apie aistrą, intymumą, geismą ir meilę per išraiškingo pasakojimo ir erotikos sintezę atskleidžia įvairialypę žmogaus prigimtį. Cecilie Rosdahl - Danijos rašytoja ir dailininkė.

„Ledai buvo paskutinis patiekalas. Jis gražiai išdėstė desertą lėkštėje, bet, užuot pagyrusi jį, įsmeigiau savo smilių į ledus. Atsisukau į jį ir, žiūrėdama jam į akis, įsikišau pirštą į burną. Truputį pravėriau lūpas ir stebėjau, kaip jo žvilgsnis seka ledus. Suglaudžiau lūpas aplink pirštą ir ėmiau garsiai čiulpti." Kiekvieną vakarą po darbo Anė grįžta namo į tuščią butą, bet čia ji jaučiasi tikrai gyva. Ji stebi jauno seksualaus virėjo judesius savo mėgiamiausiame realybės šou. Mokosi iš jo minkyti tešlą ir gaminti maistą du nepaprastu atidumu ir rūpestingumu.

""Son çeşit dondurmaydı. Onu tabağa zevkli bir biçimde yerleştirmişti. Ama bu becerisinden ötürü onu övmek yerine, işaret parmağımı dondurmanın içine daldırdım. Ona doğru döndüm ve gözlerinin içine baktım, sonra parmağımı ağzıma götürdüm. Dudaklarımı hafifçe aralarken bakışlarının parmağımı nasıl takip ettiğini keyifle izledim. Ardından dudaklarımı kapatarak parmağımı yüksek sesle emmeye başladım." Anna akşamları işten eve geldiğinde onu karşılayan kimse yoktur, ama en çok da burada olmaktan keyif almaktadır.

Gavau žinutę. Nereikėjo man žiūrėti. Čiupau telefoną, norėdama dar prieš susirinkimą išjungti garsą, kad netrukdytų. Tik, aišku, nesusiturėjau neperskaičiusi: „Jokios kitos moters syvai nėra tokie sultingi, o makštis - tokia siaura. Mano kūnas tavęs ilgisi taip, kad net skauda. P." Tikrai ne tokią žinutę turėtum gauti, kai ant nosies - svarbus susitikimas su viršininku.

"O sırada telefonuma bir mesaj geldi. Aslında hiç bakmamam gerekirdi. Toplantıda çalmaması için kapatmak üzere telefonu elime aldım, ama tabii ki mesajı okumaktan kendimi alamadım: "Hiçbir kadın senin gibi ıslak ve senin gibi daracık olamaz. Vücudunu öyle özlüyorum ki, içim acıyor. P." Patronuyla önemli bir toplantıya girmeden hemen önce böyle bir mesaj almayı kim ister ki? Gülümseyerek eski patronunuzla yaşadığınız vahşi orgazmları hatırlamaktan kendinizi alamadığınızı, ama bir yandan da maaşınıza zam istemeniz gerektiğini düşünün...

FEAT DESC

„Penki vyrai šokinėjo, apsimovę kailines kelnes ir užsidėję keistas gyvūnų kaukes. Kaukės priminė tas, kurias deda dideliems šunims, kad nesikandžiotų. Toks derinys sudarė puikiausią Fauno kostiumą. Atsidūriau savo nimfos fantazijoje. Ji išsipildė. Penki faunai neabejotinai pagalvojo, kad man į juos pasižiūrėjus reikia pradėti savo ritualą. Girdėjau, kaip lengvi jų žingsniai ima sunkėti." Šis apsakymas išleistas, bendradarbiaujant su Švedijos kino prodiusere Erika Lust.

""Beş adam, üzerlerindeki kürklü pantolonlarla etrafımda zıplıyor, tuhaf hayvan maskeleri takıyorlardı. Maskeler, büyük köpeklerin ısırmalarını önlemek için takılan ağızlıklara benziyordu. İblis kostümü olarak kullanmak için mükemmel bir seçimdi. Sonunda peri fantezimi yaşıyordum. Sonunda hayalim gerçek olmuştu. Beş küçük iblis, onlara baktığımı görünce dansa başlamaları gerektiğini anlamışlardı. Adımlarının giderek daha da yaklaştığını duyabiliyordum." Bu kısa öykü, İsveçli film yapımcısı Erika Lust işbirliğiyle yayınlanmıştır.

„Mano prisiminimuose tu tokia ryški. Sapnuose esi tikra ir priklausai man. Tavo lūpos ir vėl susiranda manąsias. Tavo liežuvis toks pat išdykęs, kokį prisimenu. Tavo elgesys jausmingas ir erotiškas. Juokas - energingas. Rankos - tyrinėjančios. Bučiniai - tokie atkaklūs. Tavo kūnas nepasotinamas, ir tuo pačiu - dosnus. Savo varpa jaučiu tavąją šilumą. Pirštų galiukais liečiu drėgną ir slidų klitorį, pajuntu, kaip tavo raumenys įsitempia, suspausdamos mane prieš pat tavo orgazmą." Šis apsakymas išleistas, bendradarbiaujant su Švedijos kino prodiusere Erika Lust.

""Hatıralarımda varlığını öyle net hissediyorum ki... Hayallerimde gerçeksin, benimsin. Dudakların yine dudaklarımı buluyor. Dilin tıpkı hatırladığım gibi oyunbaz. Tavırların hem şehvetli hem de meraklı. Kahkahan ateş gibi yakıyor. Ellerin sürekli bir şeyler peşinde. Öpücüklerin kararlı, bedenin açgözlü ama bir o kadar da itaatkar. Sıcaklığını aletimin çevresinde, ıslak ve kaygan klitorisini parmaklarımın ucunda hissediyorum. Orgazm olmadan hemen önce daralıyor, aletimi adeta sıkı sıkı sarıyorsun." Bu kısa öykü, İsveçli film yapımcısı Erika Lust işbirliğiyle yayınlanmıştır.

„Dabar galiu patirti orgazmą kada tik turiu laiko, kai tik apima geismas ir turiu pinigų. Man nereikia galvoti. Mano šeimininkas žino, kas man patinka. Jis daro viską, ko taip ilgai troškau. Baudžia mane, suriša ir muša, ima jėga. Jam patinka jo darbas. Žinau, kad patinka. Jis taip pat patyrė ne vieną orgazmą, kai paskutinius kelis kartus ten lankiausi. Tai nepaminėta klinikos darbuotojo kortelėje Kai buvau pirmą kartą, nepatyrė. Neužteko energijos visiems klientams. Stengiuosi nesigirti tuo, bet negaliu susilaikyti.

"Artık canım ne zaman isterse, ne zaman vaktim olursa ve param olduğu her an orgazm olabiliyorum. Düşünmeme gerek yok. Efendim nelerden hoşlandığımı biliyor. Uzun süredir canımın istediği her şeyi yapıyor. Beni cezalandırıyor, bağlıyor ve dövüyor. Beni zorluyor. İşini de seviyor. Çok seviyor, biliyorum. Son birkaç seferimizde o da orgazm yaşadı. Klinikten aldığım broşür bundan bahsetmiyor ama. İlk geldiğimde yaşamadı. Tüm o müşterilerden sonra enerjisi yoktu herhalde. Bundan gurur duymamaya çalışıyorum, ama engel de olamıyorum.

„Neseniai atvykau į Barseloną, ir nepažįstu nieko daugiau, tik bendradarbius savo naujame darbe. Jie ir pasakė man apie viešąjį plaukimo baseiną. Viename iš baseinų vyras plaukė krauliu. Pasinėriau ir atsimerkiau. Šis vyras buvo lieknas ir raumeningas. Jo sėmenys buvo suspausti, jam mosuojant kojomis. Iškišau galvą iš vandens ir viena ranka įsikibau į baseino kraštą. Kai vyras plaukė tolyn nuo manęs, padėjau ranką sau tarp kojų. Jo pirmos distancijos metu, masažavau savo G tašką per kostiumėlio audinį. Jam antrą kartą tolstant nuo manęs, pakišau ranką po kostiumėliu. Kūnu jutau šilumą.

""Barselona’ya yeni taşınmıştım ve girdiğim işte, çalışma arkadaşlarımdan başka kimseyi tanımıyordum. Halka açık havuzdan bana bahseden de onlardı zaten. Havuzlardan birinde bir adam yüzüyordu. Suya daldım ve gözlerimi açtım. Adamın vücudu gerçekten biçimli ve kaslıydı. Bacaklarıyla suyu iterken poposu kasılıyordu. Tekrar yüzeye çıktım ve bir elimle havuzun kenarına tutundum. Adam yüzerek benden uzaklaşırken boştaki elimi bacaklarımın arasına götürdüm. İlk turunda mayonun dışından klitorisimi okşadım. İkinci turunda ise elimi mayonun içine soktum. Vücudum ısınıyordu. Hareketlerim hızlandı.

„Liežuviu vos paliečiau antrąjį spenelį, o jos kvėpavimas jau pasunkėjo tiek, kad atrodė, tuoj patirs orgazmą. - Brangakmenis kokio dydžio? - paklausiau. Ji sudejavo: - Liaukis... Vėl apžiojau spenelį. Dabar ji drebėjo it lapas, tad aš lengvai atsegiau korsetą. Graži jaunatviška jos krūtinė pūpsojo, kyšojo standūs speneliai. Užšokau šalia jos ant baro, pasilenkiau ir dar kartą paklausiau: - Kokio dydžio tas brangakmenis?" Kai privačiam detektyvui, kurio verslas einasi nekaip, pasiūloma bjauriame bare susitikti su nauja kliente - jauna moterimi - jis sutinka.

""Daha dilim meme ucuna değer değmez, orgazm olacakmış gibi hızla nefes alıp vermeye başladı. "Elmas ne kadar büyük?" diye sordum. Nefesi kesilerek yanıt verdi: "Dur..." Meme ucunu yine ağzıma aldım. Yaprak gibi titriyordu. Korsesini kolaylıkla çıkardım. Dimdik ve diri göğüslerinin üzerindeki meme uçları taş gibi sertleşmişti. Barın üstüne çıkarak üzerine eğildim ve tekrar sordum: "Elmas ne kadar büyük?"" Genç ve güzel bir kadın, işleri pek de iyi gitmeyen bir özel dedektifle ürkütücü bir barda buluşmak istediğini söyler.

„Septintajame praeito amžiaus dešimtmetyje svajojome drąsiau, tačiau net neabejojome, kad įmanoma yra viskas - net ir dulkintis su savo dėstytoju ant jo darbo stalo, kai nieko neįtariantys kiti universiteto lankytojai vaikšto už durų." Prabėgo jau tiek metų, o laisvai samdoma žurnalistė iš Paryžiaus, kiekvieną kartą užbaigusi straipsnį, negali nustoti galvoti apie buvusį savo dėstytoją.

""1960’larda hayaller giderek büyüyor, bizi her şeyin mümkün olduğuna inandırıyordu. Koridorda bir ileri bir geri yürüyen, her şeyden habersiz insanlara aldırmadan üniversite profesörüyle sevişmek bile kulağa normal geliyordu." Parisli gazeteci, üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen her makalesinin sonunda eski profesörünü hatırlamadan edemiyordu. Ofisinde geçirdiği unutulmaz saatleri, masasının üzerinde ona sahip olduğu anları, yavaşça içine nasıl girdiğini ve hayatında hiç olmadığı kadar nasıl ıslandığını hatırlıyordu.

„Tu pasiruošęs?" - paklausi manęs daug tylesniu balsu, o ant veido žaidžianti šypsena leidžia man atpažinti savo mergytę. Apsisukdama rankomis perbrauki sau per sėdmenis. Pasiduodu ir imu glamonėti save. Dar kartą apsisukusi atkiši savo slėpinius ir demonstratyviai prasketi kūno kojinę. Kilstelėjusi ją aukštyn leidi man akies krašteliu pasimėgauti nuskustos vaginos vaizdeliu. Noriu ją paliesti, bet gaunu per pirštus. Apžergusi mane apsilaižai rodomąjį, didįjį ir bevardį pirštus, tiesi juos žemyn, kur lauki ne tik tu, bet ir aš. Tada atsisėdi.