Enchanted Kapadokya: A Love Story Amidst the Snowy Peaks cover art

Enchanted Kapadokya: A Love Story Amidst the Snowy Peaks

Enchanted Kapadokya: A Love Story Amidst the Snowy Peaks

Listen for free

View show details

About this listen

Fluent Fiction - Turkish: Enchanted Kapadokya: A Love Story Amidst the Snowy Peaks Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-25-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Karla kaplanmış, büyüleyici Kapadokya tepelerinde Emir ve Leyla'nın macerası başladı.En: In the snow-covered, enchanting Kapadokya hills, Emir and Leyla's adventure began.Tr: Kış mevsimi, bölgeyi pamuk gibi beyaza bürümüştü.En: The winter season had dressed the region in a cotton-like white.Tr: Emir, bu anı uzunca bir süredir bekliyordu.En: Emir had been waiting for this moment for a long time.Tr: Kapadokya'nın eşsiz güzelliği, yeni bir yeri keşfetme isteği ile birleşmişti.En: The unique beauty of Kapadokya was combined with the desire to explore a new place.Tr: Ancak, Leyla için işler planladığı gibi gitmedi.En: However, for Leyla, things did not go as planned.Tr: Yükseklik ona beklenmedik bir misafir, yükseklik hastalığı, getirmişti.En: The altitude brought an unexpected guest: altitude sickness.Tr: Leyla'nın başı dönüyor, midesi bulanıyordu.En: Leyla's head was spinning, and her stomach was upset.Tr: Sık sık durmak zorunda kalıyorlardı.En: They had to stop frequently.Tr: Emir, Leyla'nın zayıf görünümüne bakarken üzülüyordu.En: Emir felt sad looking at Leyla's frail appearance.Tr: İçten içe bir çatışma yaşıyordu.En: He was experiencing an internal conflict.Tr: Leyla'nın rahatsızlığı nedeniyle geziyi iptal etmeli miydi?En: Should he cancel the trip because of Leyla's discomfort?Tr: Ya da Leyla'ya yardımcı olacak bir yol bulabilir miydi?En: Or could he find a way to help her?Tr: Leyla, rahatsızlığına rağmen karlı vadileri gezip görmek istiyordu.En: Despite her discomfort, Leyla wanted to explore and see the snowy valleys.Tr: Ancak, Emir'i de üzmek istemiyordu.En: However, she did not want to upset Emir either.Tr: Emir, internette araştırma yapmaya başladı.En: Emir began to search the internet.Tr: Yeterli sıvı almanın ve iyi dinlenmenin önemini buldu.En: He found the importance of staying hydrated and resting well.Tr: Leyla'ya bir süre dinlenmesini önerdi.En: He suggested Leyla take some time to rest.Tr: İlk başta inatla kabul etmese de, sonunda Leyla Emir'i dinledi.En: Although she stubbornly refused at first, eventually Leyla listened to Emir.Tr: Hemen çıkmaktansa, bir günü otelde geçirip dinlenmeye karar verdiler.En: Instead of heading out immediately, they decided to spend a day resting at the hotel.Tr: Ertesi sabah Leyla kendini daha iyi hissetti.En: The next morning, Leyla felt better.Tr: Gözlerini açtığında yılbaşı ışıkları odanın içini aydınlatıyordu.En: When she opened her eyes, New Year's lights were illuminating the room.Tr: Emir, ona sıcak çikolata getirdi.En: Emir brought her hot chocolate.Tr: Bugün, hayalini kurdukları sıcak hava balonu gezisiydi.En: Today was the day of the hot air balloon ride they had dreamed of.Tr: Emir, Leyla'nın yanına oturup, "Kendini nasıl hissediyorsun Leyla?" diye sordu.En: Sitting beside Leyla, Emir asked, "How are you feeling, Leyla?"Tr: Leyla gülümseyerek, "Daha iyi, gerçekten teşekkür ederim," dedi.En: With a smile, she replied, "Better, thank you so much."Tr: Sabahın erken saatlerinde buluştukları balonlar, güneşin ilk ışıklarıyla gökyüzüne yükselmeye başladı.En: The balloons they met in the early morning began to rise into the sky with the first light of dawn.Tr: Masalsı kar manzaraları, Kapadokya'nın muhteşem peribacaları ve bembeyaz tarlaları Leyla'nın gözlerini kamaştırıyordu.En: The fairy-tale snow landscapes, the magnificent fairy chimneys of Kapadokya, and the purely white fields dazzled Leyla's eyes.Tr: Emir ve Leyla, gökyüzünde süzülürken, el ele tutuştular.En: As Emir and Leyla drifted through the sky holding hands, they got lost in the moment.Tr: Leyla, Emir'in dikkatine ve sabrına minnettardı.En: Leyla was thankful for Emir's attentiveness and patience.Tr: Onun sayesinde bu güzelliği yaşıyordu.En: Thanks to him, she was experiencing this beauty.Tr: Balon gezisinden sonra, Leyla sağlığına biraz daha dikkat etmesi gerektiğini anlamıştı.En: After the balloon ride, Leyla realized she needed to pay a bit more attention to her health.Tr: Emir'in anlayışlı ve sevgi dolu tavrını hissedince, onunla daha özel bir bağ kurmuştu.En: Feeling Emir's understanding and caring demeanor, she formed a more special bond with him.Tr: Leyla, bu yolculuktan bir tecrübe kazandı.En: Leyla gained an experience from this journey.Tr: Birlikte geçirdikleri bu anlar onları daha güçlü kılmıştı.En: The moments they spent together made them stronger.Tr: Kapadokya'nın beyaz örtüsü altında, kendilerini birbirlerine yeniden keşfettiler.En: Under Kapadokya's white blanket, they rediscovered each other.Tr: Emir, Leyla'nın uyum sağlaması ve güzellikleri görmesi için ona ...
No reviews yet
In the spirit of reconciliation, Audible acknowledges the Traditional Custodians of country throughout Australia and their connections to land, sea and community. We pay our respect to their elders past and present and extend that respect to all Aboriginal and Torres Strait Islander peoples today.